Popüler Yayınlar

15 Nisan 2014 Salı

VÜCUTTAKİ EN GÜÇLÜ KAS ' DİL' MİŞ

HENÜZ TOY BİR ÇOCUKTU , AŞIK OLMAK İÇİN KASIKLARINA BODYBUILDING İLE KAS DEPOLUYORDU. KASIKLARINA...


Sadece oku

GELENLER DİZİ SERİSİNİ NEDEN PAYLAŞTIĞIM İLE ALAKALI.

     Bu yüzyılda biz insanlar olarak, sürekli suretle dile getirdiğimiz bir şey var. ' ÖZGÜR DEĞİLİZ'
Kıyafetlerimizi özgürce istediğimiz gibi giyemiyoruz , özgürce küfredemiyoruz , dilediğimize iftira atamıyoruz , ağaçların idamına yada yaşamasına biz karar veremiyoruz vb. Neden özgür değiliz? Yada özgürlüğü aradığımız mecralar neden değişti? Yaratanı inkar edebilecek kadar özgürken , neden istediğini giyecek kadar özgür değilsin? Neden tatminsizlik artık özgürlük oldu? Yoksa beynin mükemmel yaratılışı gereği sana alt mesajlarla ' Özgür Değilsin' ' Evet sende yakalandın ve kurgulandın' mı demek istiyor? İLLİMÜNATİ yüzyılların yalanı! Masonluk bir yardımlaşma örgütü, ateizm ise özgürlük!!! Bazen küçük ışıklar gözünün önündekini görmeni sağlar. Teknoloji çağında görsel ögeler şüphesiz daha öğretici ve dikkat çekici... Belki düşünmeyi yeniden hatırlatabilir diyerek bu emek harcanmış diziyi sizlerle paylaşıyorum. İyi yada kötü yorumlaşırsak beraberce düşünmeye başlayabiliriz. İyi seyirler

GELENLER 31


BÜYÜK ALDATMACA



AKLINIZA GELMEYENLER

SİZ İNANMIYORUM DEDİNİZ VE ŞEYTANDA , SİZİNLE BERABER OLUP KENDİNİ İNKAR ETTİ. ÇÜNKÜ ŞEYTANIN EN BÜYÜK SİLAHI VARLIĞINI YOK ETMESİYDİ..

GELENLER 30


DAMALI YÜZEY VE TANRILAR



GELENLER -29-

TANRILAR HAKKINDA GERÇEKLER



GELENLER - 28-

LİDERLERİMİZ NEDEN SATANİST 2


GELENLER -27-


LİDERLERİMİZ NİYE SATANİST?


14 Nisan 2014 Pazartesi

GELENLER 26


DECCAL BURADA!



FOLLOW ME

TAKİP ET! SANA TAVŞAN YUVASININ NE KADAR DERİN OLDUĞUNU GÖSTEREYİM , BU DERİNLİK SENİ MEST ETMESİN UNUTMA EN DERİN KUYU GAYYA ( CEHENNEM ÇUKURU ) KUYUSUDUR!

GELENLER 25

DECCAL BURADA!



GELENLER 24


BAĞINTISIZ ÖZGÜRLÜK



GELENLER -23-

MATERYALİZM VE İÇ SAVAŞ



gelenler - 22-

ŞEYTANİ POP KÜLTÜRÜ


GELENLER -21-

ÖNÜÜMÜZDE NELER VAR


GELENLER - 20

UFO MENOMENİ



GELENLER -19-

UFO FENOMENİ



GELENLER - 18 -

DEMOKRASİNİN İKİ YÜZLÜLÜĞÜ



GELENLER -17-

TERÖR BAHANE



12 Nisan 2014 Cumartesi

HADİS

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Kim sabah namazını kılarsa o, Allah’ın himayesindedir.”
| Hadis-i Şerif, İbni Mace

Gelenler - 16 - İslam ve Medya

The Arrivals (Gelenler) - 15.Bölüm







Gelenler - 1.Sezon 14.Bölüm - Hollywood

GELENLER -13-


KIZIL KADIN



GELENLER -12-


KARANLIĞI IŞIKLANDIRIN


GELENLER -10-


YENİ DÜNYEVİ DÜZEN


GELENLER -9-

BU VİDEOYU ÇEKENİN TANITILDIĞI BÖLÜM



GELENLER -8-

ÇOCUKLARDA ZİHİN KONTROLÜ




GELENLER ( THE ARRIVALS) -7-


GÜNÜMÜZ FİRAUNLARI


GELENLER ( THE ARRIVALS ) -6-

FİRAUNLARA ADANMIŞ BİNALAR


GELENLER ( THE ARRIVALS ) -5-


ZİHİN KONTROLÜ

GELENLER ( THE ARRIVALS) -4-


DECCALİN TEMELLERİ


GELENLER ( THE ARRIVALS ) -3-


KURAN DAN ÖRNEKLER



GELENLER ( the arrivals ) -2-


VAHİY 13


gelenler ( the arrivals) İLLİMUNATİ GERÇEKLERİ -1-


oturup bir düşünmek lazım geç olmadan


ayrılık


evlilik

Heyecanla bekledik iki başlı devletimizin cümle halkını. Özenle yerleştirdik tek tek bütün eşyaları. 

aşk hastalığı

Bu bir hastalık değil mi ? En güzeli bende ki sen için bir deva bir ecza çağresizliği...

değişik bir hastalık bu abi


müslümanlığın üzerindeki ön yargı


duygu ve mantık 10 numara


ne dilediğine dikkat et!


beyin yakan kısa film


10 Nisan 2014 Perşembe

Kaçtıkça yakalanırsınız , durdukça iteklenirsininiz , ve sustukça yalan lisanında konuşturulursunuz. Bilmek inkar etmemekdir.
Beyninizde ki müziği sonuna kadar açtığınızda ,bilin ki aklınız tepkisizleşir bütün olanlara...

5 Nisan 2014 Cumartesi

ULU AĞAÇ

Bembeyaz ulu bir ağaç! Gövdesinden süzülen kökleri bağlılığını,katı bir dünyanın benliğinden çıkarıp uçsuz bucaksız görünen bir dünyanın benliğine sunmuştu.
İnsanlara kitap önerdikce ,  harflerim küstü cümlelerime.

geldiğin gibi git , girdiğin gibi çık

Elini uzatma , uzattığım elimi it yüzüme bile bakma , dilin dönmesin adıma , adım atma hiç bana çıkan yollara ; hepsine tamam ama çamurda atma.

sinema BIG FISH

Masal gibi,rüya gibi bir film. Kendinizi Tim Burton'un sihirli ve sevimli yalanlarla,hayal ürünleriyle dolu macerasında dolaşırken bulacaksınız ve bir bakacaksınız ki hepsi gerçek. Tim Burton benim gözümde gelmiş geçmiş en iyi yönetmenlerden birisidir. Senaryo, hikaye anlatımı, oyunculuk, görüntüler, müzikler ve muhteşem son.. Hepsi mükemmel. Aile, aşk, sevgi, arkadaşlık.. Hayata sığdırılmış anıların bizi biz yapan değerleri... Ayrıca Ewan McGregor'un oyunculuğu da şapka çıkartılacak cinstendi. Sinema neden var derseniz işte size nedenlerden birisi: Big Fish
Film bir kasabada iki küçük kızın iz bırakmadan ortadan kaybolmasıyla başlıyor. Aileleri çaresizlik ve endişe içinde zamanla yarışarak çocukların izlerini bulmaya çalıştıkça adeta bir çıkmaz sokağa giriyor. Her olayın üstesinden gelen detektif de bu olayda başarı gösteremeyince yöntemler değişir. Filmi gözümü kırpmadan merak ve heyecanla izledim. 'Kuzuların Sessizliği' tarzı ve bence onun kalitesinde son derece sürükleyici ve başarılı bir yapım. Daha önce filmi izleyen arkadaşların yorumları ve eleştirileri isabetli. Belki devamı çekilecek diye izleyicinin aklında bazı cevapsız sorular bırakıldı. Sonlara doğru 'bu kadar olur' dedirten muhteşem bir araba sahnesi var ki ayakta izledim. Unutulmayacak bir film.















İ
talya'nın en tanınmış müzayede şirketlerinden birinin sahibi olan Virgil Oldman (Geoffrey Rush), antika alanının en iyilerinden olmasının yanı sıra çok değerli bir kişisel koleksiyona sahiptir. Ancak günün birinde Claire Ibbetson (Sylvia Hoeks) adında genç ve çok zengin, ancak oldukça tuhaf davranışları olan bir kadının, evindeki antikaları Virgil aracılığıyla satmak istemesi sonucu hayatı değişir. Claire'i daha yakından tanımak isteyen Virgil'in en büyük yardımcısı, genç bir saat tamircisi olan Robert (Jim Sturgess) olacaktır.

4 Nisan 2014 Cuma

Allah Kahhar sıfatıyla kahreylesin

Sanata saygı diyenlerden dine saygı bekliyorum!!!! Bu ne biçim safsata saçma sapan bir filmdir ve bunun sadece bu ülkede değil dünyada yayınlanmasına nasıl izin veriliyor!! Bir peygamberin hayatına nasıl bu kadar çamur atılıyor!! Yazıklar olsun!

3 Nisan 2014 Perşembe

BİTMEYECEK ÖYKÜ

Bir solukta okuyup bitirdiğim mistisizmi içinizde hissedeceğiniz bir kitap.

 CERRAH 

Bu romanda kan var, her tarafından kan sızıyor... Dr Catherine Cordell seri bir katilin vahşi bir saldırısına uğramıştır. Saldırganı silahla yaralayarak ondan kurtulmayı başaran doktor Boston ' a gider. Ancak başka bir katil burada da dehşet yaratmaktadır. Kadınların rahimlerini kesip alan ve korkunç işkencelere tabi tutan adama Cerrah adı verilmektedir. Doktor birden bire bu katilin de hedefi haline gelmektedir.
O tepenin arkasında uçurum var dedim inanmadı , o tepeden düşenlerin içerisinde kötü insanlar vardı dedim yine inanmadı. Safını bilmeden kötülük işlersen gerçek zalimlerin içerisinde saf olursun dedim kaale almadı. Uçurumun hemen üstünde bir evim , evimin önünde de bir bahçem vardı. O gitti ve düştü bense her gün o uçurumun üzerinden uçan kuşlardan yansıma çığlıklar duyuyorum ve yeni biten bahçemdeki çiçeklerden de ...
KAPLAN , KAPLAN , BENİ OKUMALISIN.!

SERİ KİTAPLAR ( FANTASTİK )

ZAMAN ÇARKI DÜNYANIN GÖZÜ

Uzun soluklu fantastik , bilim kurgu serisinin ilk kitabı. Kesinlikle Yüzüklerin Efendisi , Taht Oyunları kıvamında bir kitap. Daha önce bu tarz kitap okumayanların bile elinden bırakamayacağı bir kitap. Serinin uzunluğu yada sayfa sayısı sizi korkutmasın. Müptelası olacaksınız kesinlikle tavsiye ederim.
Ben seni içerime devrilmiş cümleler de anlattım , seninse hep kuralların vardı.
Hangi yazar ,  şair daha zengindi benden ,  cebimdeki üç beş kuruş harften , fakir kelimelerden.
Sadece bırakma ve sıkıca tut. Tutunduğun umutların değil ki , tutunduğun maruzatın , aksi yönde ilerleyişin... Kimse okumasa bile harflerini çiz defterlerine , okunmasalar bile cümleler aleminde sesli sessiz çığlıkların duyulacak. İsmin kısılan sesinden önemli değil , sesinde bütün kaçamaklar uykuya dalacak. Ve ben diyeceksin o zaman ve sen diyecekler işte o zaman.. Sen geldiğinde rakamlar kaçacak ve edebiyat kanunları kaçacak yer arayacak. Ben noktalı virgülden doğan dile geliş , ben uzun bir çubuk ; ayaklarımın altında son buluş , bu son bitiş.
Daha ne kadar sessiz olabilirlerdi ki ? 
Küfrettikçe güzelleşiyordu nezaket , ardı arkası kesilmeyen isyanların içerisinde ki masum , bari sen sabret!

2 Nisan 2014 Çarşamba

şapkalı G

Bu gece melodisi olan bütün harfler , kuralsız cümle balosunda.
Benim param senin paran , senin hayallerin benim hayallerim... 
Uykuyu kirpiklerimde kuruturken ıslandı hem gök yüzüm.
Kırmızı ışıkta , kırmızı topukluları olan kızı kestim, yağmurdan sıçana dönmüş mendil satan küçük çocuğa acıdım! Yani yanımda hiçbir insani dürtüsü kalmamış adamın tam aksine ; bu dünyadan kopup onun dünyasına giremedim. Sustum, onunla ; daha doğrusu kendi kendimle konuştum, kasıklarımın arasında şehvet hissettim, acıdım ve gözlerimin içerisindeki bir damla yaşı kuruttum. Karın boşluğumdan yukarı doğru hızla tırmanan yaşama güdüsünün içerisinde boğuldum
Benimle konuşmayacaksın anlaşılan. Ya da kimseyle... Nereye gittiğimizi merak ediyorsan inan bende bilmiyorum. Neler olduğunu bilmiyorum. Ama neden burada olduğumuzu sorarsan; galiba kaybettiğimiz ne varsa bulabildiğimiz kadarını bulmak için buradayız. 
Heyecanım doruk noktasında, ateşim kırk beş derecenin biraz altında... Heyecanım sıfır noktasından düşüyor aşağıya, ateşim yirmili yaşlarda... Henüz hayatının baharında tüm tepkilerini yitiriyor... 

gece yarısı sancısı

Kısırlaşmış rahmime çomak sokan dünya, bir bebek doğuramıyorum diye, dahada sertçe girip çıkıyor hayatıma. Bense nefesimin kontrolünü kaybediyorum. Kısık bir sesle inliyorum.

Bugün tüm dünyadaki çalışanlar işlerinden istifa etse , alışverişe ilk çıkan ters yöne ilk isyanı çıkarır.
Kendisi içindi tüm dilekleri ezilen tüm insanlığın başlığı altında.

Müşteri çalışan çelişkisi

İnsanlar yer değiştirdikçe şikayetleri geldikleri yere , döndüklerinde ise yine tam tersi  istikametedir. 
Aldatmaya başlamışsan . anlatmaya da başlayacaksın. 
Sessizliğini bozmak için ölümüne sus.
Hayallerimi süsleyen bisiklete kavuştuğum gün ;  patika aşağı düşüp bisikleti sırtlandığım da anladım , hayallerini taşımak yaşamaktan daha zormuş!
Hayaller ücretlidir , hayallerini başkasının ekmek kapısına bağlama !
Kendimi tutamadığım anlar da yavaşladım en çok , durup soluklandığım da anladım ki koşsam da dursam da benden hızlı zaman.
Eğilmez , bükülmez , kırılmaz değildir insan , eğilir de bükülür de kırılır da en zatı muhterem.

tutku

Sıcaktı ama titriyordu, ben onda demlenirken ; canı sıkık altı kısık... 

1 Nisan 2014 Salı

DÜNYANIN SONU ( GELENLER )

YENİ DÜNYA DÜZENİ THE ARRİVALS DAN BİR BÖLÜM. DİZİNİN TAMAMINI YAYINLAMAK DİLEĞİM GÜCÜM YETTİĞİNCE. İNANMASANIZDA BAŞLADIĞINIZDA SONUNU GETİRMEK İSTEYECEKSİNİZ. ÇOK ARA DEREDEN SEÇTİM Kİ İZLEYECEK ARKADAŞLARA SÜPRİZİ VERMEYEYİM. İYİ SEYİRLER

YENİ VAHŞİ DÜNYA

Dünya göbeği şişmiş zenginliğinin zirvesine erişmiş bir vahşi hayvan olarak, olgunluğunun ve hayatının son dönemini yaşamakta.
Pagan inanışlarına sarılmasıyla elde ettiği bu zenginliği , perdelenmiş gözler büyüleyici , sakınmaya çalışan gözler ise gerçekçi bir büyü ile yapıldığını görebilmekte. Gitgide taşlaşmış vicdanların putlaşma sebebi ise burada yatmakta. Herkes vicdansızlığın içini putlaştırmak da ve ,ne varsa bu hayat da onunla doldurmakta. Profosyonellik gibi , soğukkanlılık gibi , yarışma ahlakı yada stratejisi gibi ,DEVRİM! gibi... İçi bazı filmler , kitaplar , sosyal ağlar ile boşaltılan ilk deney insanlarına, vicdansızlığın anahtarını ÖZGÜRLÜK kilidi ile verilmiştir.  Peki özgürlük nasıl olmuştu da vicdansızlığı beslemişti? Tıpkı sosyal medyada asıp kesen herkesin dışarda bir kedi olması gibi , sağa bakarken ağlayıp vahlananların sola döner dönmez gülüp oynaması gibi... Tepki olarak soyunmak , göz tacizinden yakınmak gibi. Utanç verici herşeye dört elle sarılıp , onur gurur ve manevi her duyguya sövmek gibi. İçi boş aptallıktan içi çöp aptallığa geçen ilk deney insanlarının , vahşi  denek hayvanları artık sokakta 'yıldız, star ,ünlü ,sanatçı ' ... İşte yeni dünya düzeninin yeni hayvanları ve yüzyıllardır insan sevmeyen hayvan seven sahipleri. Nerden mi esti şimdi çünkü ' bir kedi gördüm sanki '..

                                                                 GÜRKAN GÜRPINAR

91.KİTAP

MALTE LAURIDS BRIGGE' NİN NOTLARI

Modern edebiyatın en etkileyici şair ve yazarlarından Rainer Maria Rilke' nin tek romanı olan bu kitap, yazarın1902 ve 1903 yıllarını  geçirdiği Paris'teki gözlemlerinden kaynaklanır. Günce biçiminde kurgulanan bu yapıt, bir yanıyla yazarın Paris anılarını canlandıran otobiyografik bir roman olma özelliği taşırken, öte yandan da 20. yüzyıl başında büyük kentlerde yaşanan sanayileşmenin ışıltılı sürecinin insanlar üzerinde yeni yoksulluklar yaratan karanlık etkisini vurgular. 

92.KİTAP


DEĞİŞME

Sevgilisine giderken ailesi terk etmeye hazırlanan bir adamın iç hesaplaşması. Ama yolculuk uzun ve kararlar her an değişebilir; iç hesaplaşmalar, tereddütler, vicdan hesaplaşmaları, kabuslar yol boyunca yakasındadır. 
Okuyanlar tarafından 'iyi ki okumuşum' dedirten bir kitap. 

93. KİTAP


TOTALİTARİZMİN KÖKENLERİ

Yazarın ilk büyük eseri olan bu kitap, Komünizm ve Nazizmin kökenlerini ve bunlarla Antisemitizm arasındaki bağlantıları incelemiştir. Bu kitabo epey tartışmaya yol açmıştır yazarın çünkü bağdaştırılamayacak iki konuyu kıyaslamaya kalkmıştır. Arendt, 20. yüzyılda sayısız insan hayatına malolacak, soykırım katliamlara, toplumsal hezeyanlara kapı arayacak, ardından siyonist şiddetle karşı dramlar yaratacak bir eşiği analiz ediyor.

94. KİTAP

USTA İLE MARGARİTA

Sovyetler döneminin önde gelen yazarlarından Mihail Bulgakov`un, ölümünden 26 yıl sonra yayınlanan bu dev romanı, yirminci yüzyıl edebiyatının başyapıtlarından. İlk yayınlandığında, sansüre uğrayarak kitaptan çıkartılan 80 sayfayı da içeren bu çeviriyi yeniden elden geçirdikten sonra yayınlıyoruz. `30`lu yılların Moskova`sında Hz.İsa`nın gerçekten yaşayıp yaşamadığını tartışan iki yazarın yanına, gelecei okuma yetisine sahip biri yanaşır. Yazarların da geleceklerini okuyan yabancı, birinin yakında öleceğini, öbürünün de delireceğini söyler. Woland adındaki bu yabancı, Sovyet toplumunu ziyarete gelmiş Şeytan`dan başkası değildir. Gerçekten de, yazarlardan biri kısa bir süre sonra ölür.
Delirip akıl hastanesine kapatılan öbür yazar ise, orada Usta ile karşılaşır. Usta`nın İsa`nın çarmıhca gerilmesinde büyük rolü olan vali Pontius Pilatus`la ilgili romanını ve Margarita`ya olan aşkını dinler. Aslında farklı ortamlardaki bütün bu kişileri birbirine bağlayan bir şey vardır elbette. Hepsinde Şeytan`ın parmağını bulabileceğimiz son derece ince bir kurguyla birbirine bağlanmış öykülerden oluşan Usta ile Margarita`nın kahramanı Woland`la yardımcılarının işe karışmasıyla Moskova, fantastik bir karmaşanın içine girer. Bulgakov, keskin kara mizahıyla, Sovyetlerin saat gibi işleyen sistemini parçalar, dağıtır. Yazılışından şunca yıl sonra bile güncelliğini ve tazeliğini koruyan Usta ile Margarita, toplumsal düzenin bir alegorisi.
Okuması zor bir kitap olduğu söylenen Usta ile Margarita, uzun zamandır   kitaplığımda okunmayı bekliyor. Kimileri kitaba resmen aşık olurken kimileri de okurken harcadıkları zamanı geri istiyorlar… Pelevin, Rushdie ve Pynchon gibi yazarları etkisi altında bırakabilecek bir yazar olduğundan muhakkak okunması gerek diye düşünüyorum. 

94-90 Arası Kitaplar

94 : USTA İLE MARGARİTA  Mihail Afanasyeviç Bulgakov

93 : TOTALİTERİZMİN KÖKENLERİ  Hannah Arendt

92 : DEĞİŞME  Michel Butor

91 : MALTE LAURIDS BRIGGE' NİN NOTLARI  Rainer Maria Rilke

90 : BLAKE VE MORTIMER  Edgar P. Jacobs

kıyamet

Dünya kepenkleri indirdiğinde ne olacak ? Son kullanma tarihi geçmiş ' Mallar ' belli ama ya sınırdakiler, onlarda sonsuzluğu saniyelerde yaşayacaklar.

z raporu

Herkes uyurken çalışma başlar. Çalışanlar uyuduğunda ise patronlar kazanmaya başlar.

31 Mart 2014 Pazartesi

KANDIRMACA

KENDİMİ KANDIRDIĞIM O GÜN DÜNYANIN EN İYİ DOLANDIRICISIYDIM  ARTIK , VE  KANDIRILMAYA EN MÜSAİT AHMAĞI... 

100 FİLM.

100 : night watch RUSYA 2004

99  : iron monkey ÇİN 1993

98  : ran JAPONYA 1985

97  : farewell my concubine ÇİN 1993

96  : delicatessen FRANSA 1991

95  : way of the dragon HONG KONG 1972

95. kitap

SEKSUS PLEKSUS NEKSUS

seri biraz müstehcen , o dönemlerin yazarın kitapları yasaklanmış. yazar kendi ülkesinde aylak diye adlandırılıyor. seksus pleksus neksus.

97. Kitap


AMERS

Bir Fransız eseridir. Kitabı piyasada Türkçe eser olarak bulmak çok zor. Fransızca bilen okurlarımızın okuduklarında kitabı yorumlamalarını bekliyoruz. 

96. kitap



BÜYÜK UYKU

Yazar bu kitabında okuyucuyu ölümsüz bir karakterle buluşturuyor: Philip Marlowe. İlk kez 1939 yılında yayımlanan bu kitap bir kült eser olarak 100 kitap arasında yerini almıştır. 

98. kitap

ŞAPŞAL GAZİ

1957 yılında yayınlanan bu kitabı bulmak biraz zor. Kitapta sakar bir karakter ele alınmış. Eğlenceli olduğu söyleniyor.

99. KİTAP

YANARDAĞIN ALTINDA

İngiliz edebiyatının büyük yazarı D.H. Lawrence’tan yine büyüleyici, ama bir o kadar da huzursuz edici bir kısa roman. Dirilen ve dünyanın, Avrupa’nın perişan kırlarında paralanmış kefeniyle dolaşmaya başlayan bir adam... Lawrence, İsa’ya ait mitleri güçlü birer çağdaş metafor olarak ortaya koyuyor bu metninde. Ölen Adam, Bilge Karasu tarafından Türkçe’ye kazandırılmış ve 1963 yılında TDK Çeviri Ödülü’nü almış. İlk elde okunması gerekenler arasında.

100. kitap

GECEYARISI ÇOCUKLARI

Yazar bir açıklamasında kitabın otobiyografi olduğunu bildiriyor. Kitabı okuduğunuzda da bu izlenimi sizde alacaksınız zaten. Otobiyografi tarzında Hindistan' ın tarihini anlatıyor. İç karışıklıklar , Pakistan ' ın bağımsızlığı , Pakistan ' a müslümanların göç etmesi gibi Hindistan tarihindeki önemli olayları işliyor. Öyle bir çırpıda okunacak bir kitap değil, zaman zaman Hint mintleriyle süslenmiş kitap tarih severler için gayet başarılı.

100 - 95 ROman

100 : GECE YARISI ÇOCUKLARI Salman Rüşdi

99  : YANARDAĞIN ALTINDA Malcolm Lowry

98  : ŞAPŞAL GAZİ Andre Franquin

97  : AMERS Saint Jhon Perse

96  : BÜYÜK UYKU Raymond Chandler

95  : TRİLOJİ : SEKSUS , PLEKSUS , NEKSUS Henry Miller


dev kitap listesi

Arkadaşlar 100 yılın 100 kitabını her gün parça parça yayınlamaya çalışacağım. Kimilerinin üzerinde durup , bazılarının da kısa konularını geçeceğim. Bilgilerinize... 

30 Mart 2014 Pazar

TATİL/ THE HOLİDAY

Eskilerden bir romantik komedi filmi...

29 Aralık 2006
2006 - ABD
Komedi ,  Romantik
138 Dak.
 ,   ,   ,   ,  
Jason Allen
Nancy Meyers

Film fragmanları üreten bir reklamcılık firmasının sahibi olan Amanda Woods (Cameron Diaz), Güney Kaliforniya’da yaşamaktadır. Londra’da yayınlanan Daily Telegraph gazetesinin popüler evlendirme köşesine yazılar yazan Iris Simpkins (Kate Winslet) ise, yaşamını İngiltere’nin kırsal kesimindeki çok şirin bir kır evinde sürdürmektedir. Iris ile Amanda birbirlerinden 6.000 uzakta yaşadığı halde duygusal açıdan aynı konumdadırlar. Noel’in hemen öncesinde ikisi de erkek arkadaşlarını yaşamlarından bir süreliğine çıkartmaya karar vermiştir. Kısacası ikisi de nostaljik Noel şarkıları söyleyecek modda değildir. Noel tatilinde şehirden uzaklaşmak isteyen Amanda, karşılıklı ev değişimi konusunda uzmanlaşmış bir internet sitesine girdiğinde sorunlarının mükemmel panzehirini Iris’in İngiltere’deki kır evinde bulur. Bunun üzerine Amanda ile Iris arasındaki yazışmalar, iki haftalığına karşılıklı olarak birbirinin evine taşınmak için anlaşmayla sonuçlanır. Mevsimlik Santa Ana rüzgarlarıyla ısınan ılık bir kış gününde Los Angeles’a inen Iris, Amanda’nın Brentwood semtindeki evine taşınır. Çok geçmeden de Hollywood’un Altın Çağı’nın ünlü senaryo yazarı Arthur (Eli Wallach) ve Amanda’nın eski erkek arkadaşıyla beraber çalışan film müziği bestecisi Miles (Jack Black) ile arkadaş olur. Öte yandan Iris’in karlarla kaplı kır evine yerleşen Amanda da, uzun süredir özlemini çektiği tek başınalığın sıcaklığına kavuşmuştur. Ancak Iris’in yakışıklı erkek kardeşi Graham’ın (Jude Law) evin kapısını tıklatmasıyla olayın rengi değişmeye başlar. Beklenmedik gelişmelerin ard arda gelmesiyle iki kadın da en iyi yolculukların bagajların geride bırakıldığı noktada başladığını keşfedeceklerdir.

İzlerken oldukça eğlendiğim ve zevk aldığım çok güzel bir filmdir kendisi. İzlerken patlamış mısırlarınızı almayı unutmayın :)

CRAZY STUPID LOVE

07 Ekim 2011
2011 - ABD
Dram ,  Komedi ,  Romantik
118 Dak.
,  
Dan Fogelman

Kırklı yaşlarında, tutucu bir adam olan Cal Weaver’ın (Steve Carell) rüya gibi hayatı vardır: İyi bir işe, güzel bir eve, harika çocuklara sahiptir ve lise aşkıyla evlidir. Fakat eşi Emily’nin (Julianne Moore) kendisini aldattığını ve boşanmak istediğini öğrendiğinde “mükemmel” hayatı hızla tepetaklak olur.
Günümüzün bekarlar dünyasında, onlarca yıldır kimseyle flört etmemiş olan Cal, sudan çıkmış balığın canlı örneğidir. Boş olduğu akşamları yerel bir barda tek başına somurtarak geçiren talihsiz adam, yakışıklı çapkın Jacob Palmer (Ryan Gosling) tarafından himayesine alınır. Cal’in eşini unutması ve hayatını yaşamaya başlamasını sağlama çabası içindeki Jacob, Cal’in gözünü önündeki seçeneklere açar: Flörtçü kadınlar, erkeksi içkiler ve Supercuts ya da The Gap’te bulunamayacak bir stil anlayışı.
Cal ve Emily tamamen yanlış yerlerde olabilecek sevgiyi arayan yegane kişiler değildirler: Cal’in 13 yaşındaki oğlu Robbie (Jonah Bobo), 17 yaşındaki çocuk bakıcısı Jessica’ya (Analeigh Tipton) aşıktır. Jessica ise Cal için yanıp tutuşmaktadır. Hatta Jacob’ın her akşam yeni bir kadında izlediği yöntem bile, en iyi repliklerini kullanmasına rağmen Hannah’ya (Emma Stone) karşı etkisiz kalır. Jacob, Hannah’yı aklından bir türlü çıkaramamaktadır: Bunun nedeni belki de onun Jacob’ın profesyonelliğini ciddiye almayan ilk kadın olmasındandır.
Hiç sıkılmadan izleyeceğiniz güzel bir romantik komedi filmi. Ben beğenmiştim umarım siz de beğenirsiniz. 

www.webdiyari.net