Popüler Yayınlar

24 Mart 2014 Pazartesi

KALU-DA BELA

          

           -Neyi bekliyorsun? Anlatmayacak mısın ?
Bundan birkaç zaman önce tam ortadaki adamın hikayesine bir giriş yapmıştık seninle. Hani tam orta direk, standart yaşı bile yolun tam ortasında olan bir adam. Standart bir aileye, standart bir mesleğe ve ortalama bir güce sahip olan… Bir gün hiç olmaması gereken yerde, hiç olmaması gerektiği kadar taraf, ve hiç ulaşmaması gereken bir yükseklikte… Ortası sırat köprüsüdür Fatih, sadece hak ettiğine ulaşana dek tam ortada durabilirsin. Sonra yürümeye başlarsın içindeki şeytana ya da meleğe doğru
.- Evet hatırlıyorum burada bitmişti hikaye, belki de tam ortasında, şimdi o hikayenin tarafını bilmek istiyorum. Eksiksiz, hadi.

-Bir çocuğu yoktu. Deli gibi seveceği bir kadın yoktu, o yüzden kadının rahminde ondan bir parça da yoktu. Aşk yoktu, haliyle liyakiyat da yoktu. Paraya, altına, hazinelere ihtiyacı yoktu, bu yüzden zenginliği ve fakirliği de yoktu. Para yoktu, hayal diye bir şey de yoktu. Nefes yoktu, tabiî ki ölüm ve yaşamda… Evet hiçbir şey yoktu, şu tependen damlayan kristaller yoktu mesela çünkü gökyüzü de yoktu, varlığının ham maddesi yoktu Fatih! O yüzden basabileceğin bir yer de yoktu. O, onun altındaki ve üstündeki hazineler olmayınca savaşmaya da gerek yoktu, çünkü savaş yoktu. Ama bir gün, bir ‘kırmızı’ Adam’ın daha olmamış etine kemiğine kök salmaya başladı. Adam bedeninin kokusunu aldı ve dayanamadı kendinden bir ısırık aldı. Ne kadar yasaklansa da ilk iradesi kendini hissetme arzusu oldu. Sonra küre yandı soğudu, gök yağdı kocaman çukurlar doluncaya dek ve kurudu. Adam’ ın parçaları tane tane oldu, çukurların bazısı da adamla doldu. Dünya diye bir şeyimiz oldu, ve Adam’da Adem oldu, taraf oldu. Hiç olmaması gerektiği kadar yükseklikte ve hiç olmaması gerektiği kadar taraf. Aslında her taraf kendisiyken, aynı zamanda hiçbiri de ona ait değildi. Sonra senle ben olana dek milyarlarca parça bir araya geldi Fatih. Halen ortadayız Fatih. Meleklerin yanından geldik biz bugüne ve Azrail de bir melekti. Bir yerlerde şeytan karıştı mı bugün? Onunla tanıştık mı Fatih? Şeytanın en büyük oyunu neydi? Olmadığına inandırmak. Onu reddettiğimizde Tanrıyı da kaybedeceğimizi bildiği için. Bugün nerede başladı, bugün nereye gidilecekti ve şimdi neredeyiz?
-          Şeytanla tanışacağız!
-          Sırat köprüsüne gelmeden, Azrail yokuşunu tatmadan, dünya korusunda safımızı bileceğiz.
                                                                     GÜRKAN GÜRPINAR


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

www.webdiyari.net