Popüler Yayınlar

31 Mart 2014 Pazartesi

KANDIRMACA

KENDİMİ KANDIRDIĞIM O GÜN DÜNYANIN EN İYİ DOLANDIRICISIYDIM  ARTIK , VE  KANDIRILMAYA EN MÜSAİT AHMAĞI... 

100 FİLM.

100 : night watch RUSYA 2004

99  : iron monkey ÇİN 1993

98  : ran JAPONYA 1985

97  : farewell my concubine ÇİN 1993

96  : delicatessen FRANSA 1991

95  : way of the dragon HONG KONG 1972

95. kitap

SEKSUS PLEKSUS NEKSUS

seri biraz müstehcen , o dönemlerin yazarın kitapları yasaklanmış. yazar kendi ülkesinde aylak diye adlandırılıyor. seksus pleksus neksus.

97. Kitap


AMERS

Bir Fransız eseridir. Kitabı piyasada Türkçe eser olarak bulmak çok zor. Fransızca bilen okurlarımızın okuduklarında kitabı yorumlamalarını bekliyoruz. 

96. kitap



BÜYÜK UYKU

Yazar bu kitabında okuyucuyu ölümsüz bir karakterle buluşturuyor: Philip Marlowe. İlk kez 1939 yılında yayımlanan bu kitap bir kült eser olarak 100 kitap arasında yerini almıştır. 

98. kitap

ŞAPŞAL GAZİ

1957 yılında yayınlanan bu kitabı bulmak biraz zor. Kitapta sakar bir karakter ele alınmış. Eğlenceli olduğu söyleniyor.

99. KİTAP

YANARDAĞIN ALTINDA

İngiliz edebiyatının büyük yazarı D.H. Lawrence’tan yine büyüleyici, ama bir o kadar da huzursuz edici bir kısa roman. Dirilen ve dünyanın, Avrupa’nın perişan kırlarında paralanmış kefeniyle dolaşmaya başlayan bir adam... Lawrence, İsa’ya ait mitleri güçlü birer çağdaş metafor olarak ortaya koyuyor bu metninde. Ölen Adam, Bilge Karasu tarafından Türkçe’ye kazandırılmış ve 1963 yılında TDK Çeviri Ödülü’nü almış. İlk elde okunması gerekenler arasında.

100. kitap

GECEYARISI ÇOCUKLARI

Yazar bir açıklamasında kitabın otobiyografi olduğunu bildiriyor. Kitabı okuduğunuzda da bu izlenimi sizde alacaksınız zaten. Otobiyografi tarzında Hindistan' ın tarihini anlatıyor. İç karışıklıklar , Pakistan ' ın bağımsızlığı , Pakistan ' a müslümanların göç etmesi gibi Hindistan tarihindeki önemli olayları işliyor. Öyle bir çırpıda okunacak bir kitap değil, zaman zaman Hint mintleriyle süslenmiş kitap tarih severler için gayet başarılı.

100 - 95 ROman

100 : GECE YARISI ÇOCUKLARI Salman Rüşdi

99  : YANARDAĞIN ALTINDA Malcolm Lowry

98  : ŞAPŞAL GAZİ Andre Franquin

97  : AMERS Saint Jhon Perse

96  : BÜYÜK UYKU Raymond Chandler

95  : TRİLOJİ : SEKSUS , PLEKSUS , NEKSUS Henry Miller


dev kitap listesi

Arkadaşlar 100 yılın 100 kitabını her gün parça parça yayınlamaya çalışacağım. Kimilerinin üzerinde durup , bazılarının da kısa konularını geçeceğim. Bilgilerinize... 

30 Mart 2014 Pazar

TATİL/ THE HOLİDAY

Eskilerden bir romantik komedi filmi...

29 Aralık 2006
2006 - ABD
Komedi ,  Romantik
138 Dak.
 ,   ,   ,   ,  
Jason Allen
Nancy Meyers

Film fragmanları üreten bir reklamcılık firmasının sahibi olan Amanda Woods (Cameron Diaz), Güney Kaliforniya’da yaşamaktadır. Londra’da yayınlanan Daily Telegraph gazetesinin popüler evlendirme köşesine yazılar yazan Iris Simpkins (Kate Winslet) ise, yaşamını İngiltere’nin kırsal kesimindeki çok şirin bir kır evinde sürdürmektedir. Iris ile Amanda birbirlerinden 6.000 uzakta yaşadığı halde duygusal açıdan aynı konumdadırlar. Noel’in hemen öncesinde ikisi de erkek arkadaşlarını yaşamlarından bir süreliğine çıkartmaya karar vermiştir. Kısacası ikisi de nostaljik Noel şarkıları söyleyecek modda değildir. Noel tatilinde şehirden uzaklaşmak isteyen Amanda, karşılıklı ev değişimi konusunda uzmanlaşmış bir internet sitesine girdiğinde sorunlarının mükemmel panzehirini Iris’in İngiltere’deki kır evinde bulur. Bunun üzerine Amanda ile Iris arasındaki yazışmalar, iki haftalığına karşılıklı olarak birbirinin evine taşınmak için anlaşmayla sonuçlanır. Mevsimlik Santa Ana rüzgarlarıyla ısınan ılık bir kış gününde Los Angeles’a inen Iris, Amanda’nın Brentwood semtindeki evine taşınır. Çok geçmeden de Hollywood’un Altın Çağı’nın ünlü senaryo yazarı Arthur (Eli Wallach) ve Amanda’nın eski erkek arkadaşıyla beraber çalışan film müziği bestecisi Miles (Jack Black) ile arkadaş olur. Öte yandan Iris’in karlarla kaplı kır evine yerleşen Amanda da, uzun süredir özlemini çektiği tek başınalığın sıcaklığına kavuşmuştur. Ancak Iris’in yakışıklı erkek kardeşi Graham’ın (Jude Law) evin kapısını tıklatmasıyla olayın rengi değişmeye başlar. Beklenmedik gelişmelerin ard arda gelmesiyle iki kadın da en iyi yolculukların bagajların geride bırakıldığı noktada başladığını keşfedeceklerdir.

İzlerken oldukça eğlendiğim ve zevk aldığım çok güzel bir filmdir kendisi. İzlerken patlamış mısırlarınızı almayı unutmayın :)

CRAZY STUPID LOVE

07 Ekim 2011
2011 - ABD
Dram ,  Komedi ,  Romantik
118 Dak.
,  
Dan Fogelman

Kırklı yaşlarında, tutucu bir adam olan Cal Weaver’ın (Steve Carell) rüya gibi hayatı vardır: İyi bir işe, güzel bir eve, harika çocuklara sahiptir ve lise aşkıyla evlidir. Fakat eşi Emily’nin (Julianne Moore) kendisini aldattığını ve boşanmak istediğini öğrendiğinde “mükemmel” hayatı hızla tepetaklak olur.
Günümüzün bekarlar dünyasında, onlarca yıldır kimseyle flört etmemiş olan Cal, sudan çıkmış balığın canlı örneğidir. Boş olduğu akşamları yerel bir barda tek başına somurtarak geçiren talihsiz adam, yakışıklı çapkın Jacob Palmer (Ryan Gosling) tarafından himayesine alınır. Cal’in eşini unutması ve hayatını yaşamaya başlamasını sağlama çabası içindeki Jacob, Cal’in gözünü önündeki seçeneklere açar: Flörtçü kadınlar, erkeksi içkiler ve Supercuts ya da The Gap’te bulunamayacak bir stil anlayışı.
Cal ve Emily tamamen yanlış yerlerde olabilecek sevgiyi arayan yegane kişiler değildirler: Cal’in 13 yaşındaki oğlu Robbie (Jonah Bobo), 17 yaşındaki çocuk bakıcısı Jessica’ya (Analeigh Tipton) aşıktır. Jessica ise Cal için yanıp tutuşmaktadır. Hatta Jacob’ın her akşam yeni bir kadında izlediği yöntem bile, en iyi repliklerini kullanmasına rağmen Hannah’ya (Emma Stone) karşı etkisiz kalır. Jacob, Hannah’yı aklından bir türlü çıkaramamaktadır: Bunun nedeni belki de onun Jacob’ın profesyonelliğini ciddiye almayan ilk kadın olmasındandır.
Hiç sıkılmadan izleyeceğiniz güzel bir romantik komedi filmi. Ben beğenmiştim umarım siz de beğenirsiniz. 

Bir Ziyaretçimden Gelen Hikaye

KIRMIZI AYAKKABI, KIRMIZI ELBİSE, KIRMIZI RUJ

O kapının önündeydi. Hayatı boyunca içinden geçebilmek için ruhunu satmak zorunda kalacağını düşündüğü o kapının önü... İşte o kapının önündeydi ve içinden geçti. Ve her şey düşündüğü gibi olmuştu. O kapıdan geçebilmek için ruhunu satmak zorunda kalmıştı.
İlerledi... Birazdan olacak olaylardan habersiz gibi görünen bir edayla ilerledi. Oysa biliyordu ve birazdan atacağı adımlarla ruhunu sattığı adamlara mahşer gününü yaşatma zevkini tadacağını düşünüyordu. Biraz daha ilerledi, vücudunda dolaşan kanın hızı iyice artmıştı. Bir an kızardığını ve kendini ele verebileceğini düşünürken hatırladı. Kırmızı topuklu ayakkabı, kırmızı elbise ve kırmızı ruj üçlüsünü ancak bir fondötenle tamamlayabilirdi. Bu onu kurtarmıştı fakat bulunduğu tehlikeli duruma sokan da oydu aslında. Fondötenin yarattığı pürüzsüz duygu. Bu fahişeliğin ilk adımıydı.

Sizlerin de bizlerle hikayelerinizi paylaşmanızı bekliyoruz.

29 Mart 2014 Cumartesi

SESSİZ HARFLER

YUTTUĞUM BÜTÜN SESSİZ HARFLER , ZEHİRLEDİ BENİ , YAZMAKTI BU ZEHRİNDE REÇETESİ.

GÜL HAÇ

GÜL HAÇ

"Gizemlerin gözüpek açıklamalarını içeren "İlahi Komedya", Papalığa bir savaş ilanı niteliğindeydi. Tıpkı İncil'in "Apocalypse" (Mahşer) bölümünde olduğu gibi, hıristiyan dogmalarına Kabalacı simge ve sayıları cesurca uygulayarak, bu dogmalarda bulunan tüm mutlak değerleri inkar eden "Johannit" ve "Gnostik" özellikler gösteriyordu. Eserde yeralan doğaüstü dünyalara yolculuklar, "Eleusis" ve "Thebes" Gizemlerine giriş törenlerini andırıyordu... Dante, Cehennem çukurundan, başının ve ayaklarının yerlerini değiştirerek, yani Katolik öğretinin tam tersini uygulayarak kurtuluyor ve Şeytan'ı bir merdiven gibi kullanarak yeniden ışığa doğru yükseliyordu. Faust da, yenilmiş Mephistopheles'in kafasına basarak cennete ulaşmamış mıdır? Tüm bildikleri Cehennem'e sırt çevirmek olan kişiler Cehennem'den kurtulamazlar. Onun zincirlerinden ancak Cehennem'e yüzyüze bakma cesareti sayesinde kurtulabiliriz." 

"Aslında, Dante'nin Cehennem tablosu negatif bir Araf görüntüsündedir. Cennet'i ise, aynı Ezechiel'in "Pentacle"ı gibi, bir haç tarafından bölümlenen Kabala çemberlerinden oluşmaktadır. Bu büyük haçın tam orta yerinde bir gül açmaktadır. Böylece, "İlahi Komedya" ile Gül-Haç üstadlarının büyük simgesi ilk kez herkese sergilenmekte ve kesin bir biçimde açıklanmaktadır." 

"Gül-Haç üstadları için gül, evrensel uyumun canlı ve gelişen bir simgesidir. Bu simge güzellik, yaşam, sevgi ve zevkleri kendinde birleştirir. "Yahudi Abraham'ın Kitabı"nda Flamel, gülü simyacıların Büyük Yapıt'ının simgesi olarak göstermiştir." 


"Gül ve haçı bir araya getirebilmek, yüksek aydınlanma derecelerinin asıl hedefidir."

Gül-Haç, eski çağlardan beri aktarılagelen ezoterik bilgeliğe sahip olduğunu ileri süren dünya çapında bir kardeşlik örgütüdür. Örgütün adı, gül ve haçtan oluşan en önemli simgelerinden türetilmiştir. Gül-Haç öğretisi, farklı dinsel inanç ve uygulamaları yansıtan okült unsurlardan oluşur

İŞ AŞK

İşinde gücünde değil , sadece eşinde çocuğunda bir adam arıyordu... 

IMSMNIA

Robert ve Al pacino yine bir arada. Gizem ve psikolojik gerilim dalında hatrı sayılır bir film. Uykusuzluk çeken Al paçino 17 yaşında ki bir kızın cinayetini ortağı  Robert la araştırmaya giderler. fakat katil hiç sanıldığı gibi değildir.

Gerçek Aşk ( Aşk - ı liyakiyat )

Bu dünyada ki ne iş ne aş nede aşk beni senden alıkoyabilir YARAB!

UNUTULMUŞ KİTAPLAR MEZARLIĞI


RÜZGARIN GÖLGESİNDE 

Barcelona’da bir kitapçının oğlu olan Daniel’den dinlediğimiz romanın konusu, harika bir buluşla açılır: “Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı”. Romanın kahramanı Daniel, 1945 yılında, on yaşındayken kitapların esrarengiz dünyası ile tanışır. Bu fantastik yerin tarifinden sonra Ruiz Zafon ustalıklı bir dönüş ile romanın akışını devam ettirecektir. Roman, Daniel’in babasının oğluna yaptığı şu açıklama ile devam eder: “Geleneğe göre Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı’nı ilk kez ziyaret eden kişi bir kitap seçmek zorundadır ve herhangi bir kitabı evlat edinen, onun kaybolmasına asla izin vermez, onun her zaman yaşamasını sağlar. İspanya’daki iç savaştan birkaç yıl sonra Barcelona’da, kitapçı Daniel Sempere’nin oğlu Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı’nda “Rüzgarın Gölgesi” adlı uzun yıllardır unutulmuş bir roman bulur. Kitabı okuduktan sonra esrarengiz bir düelloda öldüğü söylenen yazar Julian Carax hakkında bilgi edinmek genç çocukta bir saplantı haline gelir. 
Roman; ihtiras, intikam, karşılık görmeyen aşk, düş kırıklıkları ve biraz da kefaret ödemeden oluşuyor. Daniel, müthiş bir kahraman değil, ama sempatik bir figür. Fazla hırsı olmayan, hataları fazlasıyla insancıl olan biri. Fermin ise her şeye çare bulan harika bir arkadaş. Romandaki diğer karakterler de tam yerlerine oturuyor



Tutkulu bir gerilim romanı olan “Rüzgarın Gölgesi”, İspanya’da Franco devrinde geçen güçlü bir edebi yapıt. İspanya’da yayımlanır yayımlanmaz büyük yankılar uyandıran Rüzgarın Gölgesi, kısa bir süre sonra en çok satan kitaplar listesine girmeyi başarır. Roman, Almanya ve İngiltere baskılarında da büyük başarı kazanır. Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, Zafon’un eseri için “her şeyi bir kenara atıp bir gecede soluksuz okunacak bir roman. Büyük bir zevkle okunuyor” diyor

Boşverin Alman dışişleri bakanının dedğini , bu kitap hakkında yapabileceğim en iyi yorum bu kitabın adının 'UNUTULMUŞ KİTAPLAR MEZARI ' olması olurdu. Bu tema bile okutturmaz mı  bu kitabı...

BİR MUHTEŞEM GÜNEŞ

BİR MUHTEŞEM GÜNEŞ
Bazı coğrafyaları bilmeyiz , ismini bilir ama önemsemeyiz. Başlarına bizim oralardan birileri musallat olup , eziyet ettiğinde üzüldüğümüzü söyler ama o zulm edenlerin medeniyetlerini överiz.  
KHALED HOSSEİNİ , bize yine bilinmeyen bir ülkeyi , kendi ülkesini AFGANİSTAN ' ı anlatıyor ilk kitabı uçurtma sevdasında olduğu gibi... Bunu da iki kadının keşisen hayatıyla bize aktarıyor. Şimdiden iyi okumalar.







1408

28 Eylül 2007
Gizem ,  Korku
104 Dak.


Mike Enslin buranın ve şimdinin dışında hiçbir gerçeklik olmadığını ispatlamaya çalışan bir adam. Başka bir hayat yok.... Tanrı yok... İkinci şanslar yok... Yoksa var mı? Korku ustası Stephen King’in tüyler ürpertici kısa filminden uyarlanmıştır. Ünlü korku romanı yazarı Mike Enslin (John Cusack) sadece kendi gözleriyle gördüğü şeylere inanır. Uyduruk perili evler ve mezarlıklarda geçen doğan üstü olayları kötüleyen bir dizi çok satan kitap yazdıktan sonra Enslin’in hayaletlerden uzak ve yalnız geceleri, yeni projesi için gittiği kötülüğüyle ün salmış Dolphin Otel’in 1408 numaralı odasında kalmaya başladığında değişmeye başlar. Otel müdürünün(Samuel L. Jackson) uyarılarına karşı koyan yazar, perili olduğu söylenen bu odada yıllardan beri kalan ilk kişidir. 
Cehennemde tekrar vardır. O korku, acı bitti zannedersiniz. Evet biter ama yeniden başlar. Tekrar biter ve tekrar başlar. Cehennemi, kurgusuna yedirmeyi başarmış usta bir film. İzlemenizi tavsiye ederim.


ROSE RED KONAĞI

27 Ocak 2002
2002 - ABD
Gerilim ,  Gizem ,  Korku
254 Dak.
Stephen King


Psikoloji profesörü Dr. Joyce Reardon konaktaki lanetli güçleri uyandırmak ve bütün gerçekleri bulmak için, konağın uyuyan doğaüstü güçlerini uyandırmasını amaçlayan bir psişik gezi düzenler. Paranormal özellikli 6 kişiyi konağa çağırır. Konakta daha önce yaşayanların ve ölenlerin sırları böylece ortaya çıkacaktır. Rose Red Konağı'nı sıradan bir konak sanmayın. Girerken sakın unutmayın; Rose Red sadece bir mekan değil. Orası yaşayan bir yokoluş sarayı...
Film o kadar akıcı ve güzel ki gözünüzü ekrandan bir saniye ayırmıyorsunuz. Bu film bir klasik! Onu izlerken yaşayacağınız zevkten mahrum kalmayın.

28 Mart 2014 Cuma

kinyas ve kayra

Hakan Günday ' ın en sevdiğim kitabı diyebilirim. Olaylara aldırmadığınız iki kaybolmuş piskopatın , iki arayış içindeki gezginin , iki tatminsiz manyağın hikayesi. Cümleler gerçekten güzel akıcı bir solukta kitap. Kesinlikle okunmalı. Bir yazarın ilk kitabı için fazla. Hakan Günday farkıda böyle bir şey. 

gökyüzü


Işıklar söndüğünde gök yüzünde ne ben kalırım bileklerimin üzerinde nede sen içimde...

cümle

Devirdim yine bugün cümleleri , çünkü seni anlatırken içimdeki ilham perileri kural tanımazlar.

melek

Sana hapsolduğum için , sen iki omzumda yazıp çizen melekler gibisin.

dokunmak

Dokun ; çünkü sen dokunduğunda damarlarım rengarenk sıvılarla dolar

kalem

Saniyelerle yarışan harfler doğurduğumdan , kalem mezarlıklarında yaşıyorum.

matematik

Hatrı sayılırdı ama zulmü beynimin matematiğini yaktı.

sadakat

Leyla ' da Şİrin ' ler Aslı ' lar gibi firariydi aşka liyakiyatdan , mananın kerameti sıddık olabilmekti ! 

aşk

Kırılgan adımların ortasında , çözdüm diz bağlarımı , gezdim boyutlar arasında aşk şarabı kalbe kandı.

para

Bir kağıt parçasının üzerindeki rakamlarla eş değerdi bazılarımızın ömrü , kimimiz stoklarken milyonluk yılları , organ bağışlamak bile , bir rakam hediye edebilmenin yanında daha kolaydı...

tek cümle


 Yol problemlerinin hangi noktadan
başladığı yada nere gittiği önemli değildir aslında , ne kadar insanla tanışıp, yolda kaç hayvanı yediğimizle ancak yolun haritası çizilebilir

aşk


komedi dram

MARY AND MAX

Mary, Avustralya'nın kenar mahallerinden birinde yaşayan, sorumsuz ve yoksul bir aileye sahip olan, sekiz yaşındaki yalnız bir kız çocuğudur. Küçük kızın konuşabildiği tek kişi mektuplaştığı Avustralyalı bir savaş gazisidir. Postaneye gittiği bir gün şans eseri bir New York adres rehberi görür. Rehberi karıştıran Mary, New York'ta yaşayan Max Jerry Horowitz isimli bir adama mektup yazmaya başlar. Max, Manhattan'daki dairesinde yalnız yaşayan, ruhsal problemleri olan asosyal ve obez bir adamdır. 44 yaşındaki Max, Mary'nin mektubunu alır ve cevap yazmaya koyulur. Aralarında gelişen dostluk hayat hakkında acı ve tatlı gerçeklikleri beyaz perdeye sevimli ve dokunaklı bir şekilde yansıtır. 
Animasyon sinemasının en önemli eserlerinden biri olan Mary and Max, genç yönetmen Adam Elliot'un ilk uzun metrajıdır

gizemli tarikatlar




Scientology

Bünyesinde Tom Cruise, Dustin Hoffman, John Travolta gibi unlu muritleri bulunan bu din/tarikat nedir?

Scientology (Sayntoloji diye okunur), “Bilim Dini” gibi bir ceviri yanlis olmaz, Amerika’li bilimkurgu yazari ” L. Ron Hubbard” tarafindan 1952 yilinda yaratilmis inanc ve ilgili uygulamalar butunudur. Hubbard, 1953′te New Jersey’de ilk kilisesini acar. Psikoloji ve psikiyatriden uzak durulmasi gerektigi, bu dinin ilk ogretilerinden birisidir

Scientology’e gore, insanlar sayisiz hayatlar yasamis olumsuz ruhani yaratiklardir ve bu ruhanilere ‘thetan‘(‘taytan’ diye okunur) denir. Yasamin ana amaci “hayatta kalabilmek”tir. Thetanlar, uzayda baska kulturler arasinda yasarken dunyada ve su an yasadigimiz vucutlar(et) icerisinde hapis kalmislardir. Daha once yasadiklari uzay kulturleri tarafindan nufus kontrolu amaciyla beyinleri yikanmistir bu thetanlarin. Scientology’de sadece ileri mertebelere ulasabilmis muritler bu uzay kulturleri hakkinda bilgi sahibidirler
Scientology inanislari ve dini rituelleri

Scientology’de ilerleme, kademeler halindedir. Bu kademelerde ilerlendikce Scientologlarin soylemiyle “Koprude Ozgurluge dogru ilerlenir.” Bu micazi koprude atilan her adim, kisisel ozgurluge bir adim daha yaklastirir Scientoloji muritlerini. Insanlar, ‘akil‘, ‘ruh‘ ve ‘vucut‘tan olusur ve yasamin temel amaci ‘hayatta kalmak‘tir. Insanlar hayatta kalmayi 8 dinamikte gerceklestirir. ‘Insanin kendisi’, ‘aile ve seks’, ‘grup’, ‘insanlik’, ‘hayat’, ‘evren’, ‘ruh’, ‘ustun kisilik’, ‘sonsuzluk’. Eger kisinin davranislari hayatta kalmak icin bu 8 dinamik icerisinde kalabiliyorsa bu ‘iyi’dir.

Pazar gunleri kiliselerinde seremonileri olur. Bunun disinda olum, dugun, dogum gibi ozel durumlarda da seremoniler yapilir.

Insanlarda gizli kalmis yetenekler, kiliselerdeki kisisel analizlerle ortaya cikarilir. Bu, kademe atlamak icin de gereklidir. E-metre denilen elektrotlu aletleri, analizi yapilan kisi tutarken, analist de vucuttaki elektrik degerlerini takip ederek, aklin takili kaldigi alani tespit eder. (Saka yapmiyorum) Analiz sirasinda kisisel bilgiler, tamamen gizli kalmak uzere toplanir. Ama Scientology’den ayrilmak isteyenler, bu bilgilerin aleyhlerinde kullanildigi iddialarinda bulunmustur.










VAMPİR


VAMPIRE HUNTER D

İ.S. 12090 yılındayız. Dünyayı yakıp yıkmış kıyamet sonrası bir ortamda sağ kalan insanlar, on binlerce yıllık uykularından uyanmış vampirlerin tehditi altında, Orta Çağı aratmayan, kabus gibi bir yaşam sürmektedir. 
Sadece 'D' olarak bilinen esrarengiz bir vampir avcısı, vampirlerin kaçırdığı kızlarını çok geç olmadan geri isteyen zengin bir aile tarafından kiralanır. Yarı insan yarı vampir olan D, serüven ilerledikçe işlerin göründüğünden daha farklı olduğunu farkedecektir.

GİZEMLİ TARİKATLER

BOHEMİAN KLÜBÜ


1872 de kurulmus bir örgüttür. ABD’nin batı yakasındaki elitleri bu topluluğun üyesidir. Cumhuriyetçi başkan ve başkan adaylarının tümü bu topluluğun üyesidir.

Faliyetleri son derece gizli olan topluluğun özel vadisine giriş ABD devlet guçleri tarafından engellenmektedir. Merkezdeki çiftlik aynı anda yüzlerce kişinin hafta sonu toplantılarına katılabileceği niteliktedir. ABD’nin hemen her eyaletinde tapınakları vardır. Sembolleri baykuştur. Ritüellerde baykuşa hitap edilir ve bir simge olarak baykuş motifi kullanılır.

Bohemian Grove hem çok zengin hem de en kilit noktalardaki elitlerin oluşturduğu daha üst ve çok daha gizli bir seçkin kulübüdür. Bine yakın ABD eliti sürekli olarak hafta sonu California’da veya diğer eyaletlerdeki çiftiklerde toplanıp törenler yapıyorlar ve gizli ritüeller uygulanıyor.

GÜNDEMDEKİ HABERLER

YOUTUBE ve TVİTTER DEĞİL 

Youtube nin kapatılması ile beraber sizce gündemdeki tartışma konusu kapatılmasının haklı haksız yanları. Seçim sebebiyle taraflara bölünmüş ülke bu konuda da aynı durumda görünüyor. Peki youtuba farklı dns adresleriyle girmek gerçekten vatana ihanet eden bir yapıya hizmetmidir? Yoksa özgürlük savaşımı. Tvitter in kapatılması mı yoksa dünyanın insanlığa gözünü kapaması mı? İnsanoğlu bu yüzyıl da bugüne kadar ki en büyük düşmanıyla yani kendisiyle savaşmakta. Aslında kimsenin nerede nasıl duracağını tam kestirememesi sonucu bir çok psikolojik rahatsızlıklar peydahlanmış ve bu kadar duyarsızlaşabilmiştir. Çünkü değer yargılarında ki eksen kaygısı , ve kodlarında ki hassasiyetin bozulması sonucu artık kendi öldürüp yeniden inşa etmek zorundadır ki buda şuanda ki dünya sisteminde inzivaya çekilmek demektir. Kaçımız gerçekten insanlığa olan duyarlılığımız için kendini feda edebilir? Kişisel fikirlerim doğrultusunda en büyük seçim belediye seçimleri iktidar seçimleri değil , dünyadaki psikolojik savaştaki safımızın seçimidir

SOSYAL FOBİ

Sosyal Fobi:

Sosyal anksiyete bozukluğu ve sosyal fobi eş anlamlı olarak kullanılan terimlerdir ve iki terim dönüşümlü olarak kullanılmaktadır. Sosyal anksiyete bozukluğu diğer insanların gözleri üzerinde olunduğunda yaşanan yoğun bir endişe halidir. Rahatsızlığın şiddeti ne kadar fazla ise o ölçüde başka insanlar için sıradan durumlar rahatsızlık kaynağı olacaktır.
Sosyal anksiyetesi olanlar:
  • Diğer insanlara göre daha az konuşurlar, daha uzun süre sessiz kalırlar, cevap vermekte gecikirler, konuşmaya eşit ölçüde katılamazlar.
  • Bazen meslekleri gereği insanlarla ya da toplum önünde konuşmak zorunda olsalar bile, yeterli ya da rahat görünmek için fazla çaba harcarlar.
  • Dikkatleri kendilerine yönelmiş durumdadırlar.
  • Diğer insanların kendileriyle ilgili ne düşündüğüyle fazla meşguldürler.
  • Bu kendine yönelme süre giden bir iç diyalog halindedir.
Bedensel belirtiler ise genellikle: Yüz kızarması, Çarpıntı, Terleme, Titreme, Gerginlik, Midede rahatsızlık, Ağız kuruluğu, Nefes almada güçlük, Bayılma hissi, Baş dönmesi ve Kulak çınlaması şeklinde kendini gösterir

PSİKOLOJİK RAHATSIZLIKLAR

Anksiyete (Bunaltı) Bozukluğu:

Anksiyete, kaygı, bunaltı,sürekli sıkıntı ve stres altında olma halidir. Bütün vucudu ve zihni etkilediğinde yaygınlaşmış demektir. Yoğunluğu artığında panikatak oluşabilir. Kişinin düşünce, duygu ve davranışları tamamen kaygı ve stres altındadır. Sürekli kötü bir şeyler olacağı endişesi vardır. En aşağı altı aydır her gün kaygı yaşanmaktadır. Bir çok olay ve etkinlikler hakkında abartılı kuruntular-evhamlar dikkat çeker.
  • Kişi huzursuzdur, sürekli yer değiştirir, sabırsız ve sinirlidir.
  • Kaslarında gerginlik ve ağrılar vardır.
  • Çabuk yorulur, dikkati dağılır.
  • Her şeyin en kötüsünü düşünür.
  • Sese, gürültüye ve ışığa karşı aşırı hassastırlar.
  • Aşırı heyecanlı ve telaşlıdırlar. Adeta diken üzerindedirler.
  • Mide-barsak sisteminde gastrit-ülser sıktır

GÜNLÜK




Biz melek olamayız... Hiç bir insan kanı taşıyan yaratık , kendi kanatlarıyla uçamaz. 

Dokunulmaz değiliz. , ya da bir dokunuşla insanların hayatlarını değiştiremeyiz. Belki şeytan olabilirdik ama Tanrıya savaş açmışta değiliz. Şeytanın yaptıklarını yapabilir ama asla şeytan olamayız. 

Bİr dokunuşla insanların hayatını mahvedebilir  fakat akıl çelmeyiz biz çelme takar bizzat kendimiz düşürürüz. 

Şİmdi biz neyiz ? Nerden geldik? Aşk ölüm ve varoluş karmaşasını çözemezsek yaşayabilir miyiz ? Kalbimin üzerinde ellerin , ölümün tetiğinde parmaklarım... Madem melek değiliz yada şeytan o zaman ölmeliyiz!

                                                                                                gürkan gürpınar

sinema öneri


 YAPIM : 2001 ABD- JAPONYA
                                   
  TÜR     : ANİMASYON , 3D BİLİM KURGU                                                MACERA
                                   
  SÜRE   : 106 DK
                                   
  YÖNETMEN : HİRONOBU SAKAGUCHİ , MOTONORİ SAKAKİBARA
                                   
  OYUNCULAR : ALEC BALDWİN VİNG RHAMES DONALD                       SUTHERLAND
             
                                       SENARYO : JEFF VİNTAR
Oyun konsolların da 90 lı yılların fenomeni.  90 lı yılların çocukları gençlerinin hatırlayacağı üzere Final Fantasy sürükleyici bir kurguydu. Beyaz perdeye akdarıldıktan sonra yeniden hatırlanan bu oyun izlenmeye değer bir animasyon film haline gelmiş. 2065 yılını anlatan kurgu dünyaya çarpan bir meteor sonucu uzaylılar ve hayaletlerle mücadele eden insanoğlunun hikayesini anlatıyor. İyi seyirler.

sinema öneri

GRAVE OF THE FİREFLİES
Bugün sinema önerilerimi animasyonlara ayırdım. Animasyonumuz devam eden 2. Dünya savaşında 14 yaşındaki Seita ve 4 yaşındaki kız kardeşi Setsıko nun babaları donanmaya katılmıştır ve onlarda anneleriyle birlikte yaşamaktadırlar. Ancak bir Amerikan hava saldırısında anneleri ölür teyzeleri tarafından evlat edinirler. Teyzelerinin evinde ki muameleden rahatsız olan çocuklar , kendi başlarına yaşam savaşı vermeye başlarlar. Bu sırada açlık önyargı ve gururları ile mücadele den kızkardeşler kendi savaşlarını vereceklerdir. Savaşın çocuklar üzerinde ki etkisini anlatan güzel bir animasyon filmi. İyi seyirler.

www.webdiyari.net