...
Sonra sustum tam bir sene boyunca ağzıma bıçak değmiyordu. O kadar çok düşündü,
o kadar çok tekrarladı ki kafasında bu cümleyi... İçinden konuşmaya başladığında
artık belagat edebiliyorduk, titreşimlere gerek duymadan birbirimize her şeyi
anlatabiliyorduk. Son senemize girdiğimizde bir kadın girdi hayatına
tepetaklak, inşa ettiğimiz bir gözetleme kulesinden yuvarlanarak düştü tam
dibimize. Ortamızda bir yer edinemeyecek kadar büyüklükte. Bizi iki ayrı uç
yapacak kadar merkezde. Sırat köprüsünde
üç kişiydik. Aramızdaki şeytanın düşme vaktiydi. Yoksa hiç bir zaman karşıya
geçemeyecektik. Arayışa giren Tanrı' yı bulmaz. Çünkü yol şeytan yataklarıyla doludur. Arayışa giren Tanrı uğruna savaşmak zorundadır. Savaşmak zorundaydık,
ama savaş kırmızılar içindeki kadının avucunda çoktan sonucu belirlenmişti. Ama
ben biliyordum, O' nu kendi ateşinden aldığımda biliyordum, daha büyük bir ateşin ortasında bırakacağımı. Bugün adım mevt, kanatlarımı ancak listemde adı
geçenler görebilir. Cehennemi ona bırakmak için kanatlarımı kırması gerekti.
Bense cenneti tada bilmeliydim artık!
Eski
kadim dostum Robin'nin Cuma'sı önce kapıda bize yaklaşan sevgilisine baktı.
Burada bu saat de buluşmak için sözlendiği sevgilisine ve sonra bana dikti
gözlerini. Bana o kadar dışından baktı ki korkuyordu ama yinede kaçamadı ve ilk
defa kanatlarımı görüyordu. Oysa hep dinlemişti kanatlarımın çırpınışlarını. O
kaba sakalı, kaçak gözleri ve korkak çenesiyle kendi ardına saklanmış adamın
suretinde, cehennemi görmenin tarifsiz dehşetine tanık oluyordum bense...
Biliyordu adı gibi, adını kulağına benim okuduğumu daha doğar doğmaz,
biliyordu... Kanatlarımı gördüğünde daha iyi anlamıştı, adını ezanla değil
selayla okuduğumu...
Karşımda
öylece duruyordu. Belli belirsiz gürültülü bir sessizlikten sonra yeniden
masaya döndü herkes. Ben sonun sonsuzluğunu yudumlamak için heyecanlanırken,
onunsa Gözü arada masadaki kutuya takılıyor sonra yeniden bana
dönüp bir şey dememi bekliyordu. bir şeylerden korkuyor ve durumu anlamaya
çalışıyordu. Elimi kutunun üzerine
koydum sonra göz bebeklerinden içeri girip orada bir şeyler bulmak istedim. Kahve
tadında bir karanlık, kırk yılı doldurmadan bitmiş bir hatır... İnsan ancak
gerçek dünyadan çıkıp, kafasının
içerisindeki beş saniyeyi sayfalarca anlatabilir. Saatleri tutup yerine bir
ömrü, bir mekanizmanın içerisinde tik tak tik tak diye koşturabilir. Benim beş
saniyem içerisinde onun dudakları o kadar hızlı birbirine çarpıyordu ki. Ama
dinleyemem. her şeyi ortaya çıkarırım ama nedenini söyleyemem. Çünkü en başında
Ne demiştim sana ' Bir aşk başka bir aşkı öldürüyorsa onun adı aşk değildir' Ya
sen ne demiştin bana...
İçerimde
düzinelerce ceset var. Hepsi toplu bir şekilde yıkanmadan arındırılmadan aynı
çukura, beynime defnedildiler. Cahid, sayfalarca yaşadığın hayatı sayfalarca
düşünmeye hiç niyetim yok. Bazen olmuş bitmiştir. Bazen düşünmek vazgeçmektir.
Kendi çizdiğin yola bir çukur kazıp kaçmaktır. Geriye döndüğünde pişman
olacaksan, geriye döndüğümde pişman ederim. Bu yüzden en başa dönmem için eski
kadim dostumun geçidi açması gerekli. Onu dünya içerisindeki azaplara
sıkıştırıp bırakırken, ben sonsuzluğun gölgesi olacağım. Kafamın içerisindeki
beş saniye bittiği anda kadim dostumun cümleleri de hızla çarpmaya başladı
kulağımda.
-
Evet neden buradasın. Ceyda neden bur da? Sakın bana oyun deme, sakın
bana iplerimin elinde olduğunu söyleme. Ve sakın Kendi kaybetmişliğin le benim
güzel dünyama kirli beyninle planlar kurup girme! Anladın mı beni! Sana diyorum.
Ceyda kalk bu adamla bi kez daha karşılaşırsan hemen beni arıyorsun. Oracıkta
seni öldürmek için hiç düşünmeyeceğim. BU sefer hiç düşünmeyeceğim!
Düşünmezdi bilirim en çok düşünmesi
gerektiği yerlerde düşünmezdi. En büyük zaafıydı duygularının pençesinde aklını
tırmalayışı. Yıllarca üzerine düşündüğüm ve kodladığım adamın şuanda ben bile ne hissettiğini bilmiyorum.
Ceyda gözlerini ne benden ayırabiliyor, ne
de Cahit’den. O anda Elinden tutdu Ceyda'nın ayağa hızla kalktı. Sonra
Ceyda'nın kalkmadığını hissedince sanırım korktu, afalladı, ya da sinirlendi.
Bilmiyorum, aslında en iyi bildiğim insanlar listesinde olmasına rağmen ne
yapmak istediğini şuanda anlayamıyorum. Nere kaçmaya çalıştığını. Burada neyin
döndüğünü bilmeyi reddetmesini anlayamıyorum. Cahit Ceyda’yı zorlamadan önce
müdahale etmem gerektiğini anladım.
‘Otur Cahit. Hepimizde biliyoruz. Son söz söylenmeden hemen önce, ben
bilinmeyenleri açıklarım.
Arkasını göremediğin perdenin ardından çıkar ve öncesinde Hiçbir şey
anlamadığın her şeyi anlatırım. Otur. Çok iyi bilirsin ki anlattığım her şeyi
yapmışımdır ve hepsini bilmen gerekiyordur. Şimdi küçük bir konuşma yapacağız,
sonra dilersen bu kutuyu açar ve ne yapmak istiyorsan onu yaparsın. Dilersen
çekip gidersin, Ya da benim bilmediğim bir şeyler dilemeye başladıysan onu
yaparsın. Şimdi küçük beyninin üzerinden kalk ve yerine otur ve asıl yapman
gerekeni yap!’
Mekanı kaplayan sıcak hava sonucu, endişe terleri döken
duvarlardan yansımalarımız kırılmaya başladı. Yatağından çıkan suyun artık
denizine ulaşmasına çok az kaldı. Savaş ceketini düzeltti elini kirli
sakallarına götürdü. Boynunu bir sağa bir sola sertçe çevirip kütürdetti.
Boynunu solundan çevirmeyerek Ceyda'ya bakmaya başladı uzun uzun. Ceyda
elindeki oynadığı çatalı bırakıp bana
döndü kafasını salladı önce gözlerini sonra başını Savaş'a çevirdi. ' Bak
biliyorsun sana aşığım' dedi sonra yutkundu yeniden bana dönüp gözyaşlarının
altından ' yapamayacağım lütfen bırak gidelim' dedi. İki avucum masanın üzerinde birleşmiş bir
halde sadece Savaş'a odaklandım. Cahid
Ceyda'nın bileğinden sertçe tutup sıktığı dişlerinin arasından ' Burada ne bok
dönüyorsa hemen anlat bana, Bana bak gözlerimin içine ve anlat!' Ceyda’nın
elmacık kemiklerini gözlerine baskı yapmaya başlamıştı. Boğazı gıcıklandı,
yutkunmaya çalıştı.
‘ Peki ama beni terketmeyeceksin’
Yanlış cümle Ceyda. Hangi erkeğe bunu dersen de
karşısındakinin kurucağı cümlenin sonunda kendi sonlarının da gelmesi
gerektiğini bilir. Sinir katsayısı çarpılarak artar. Birbirine çarpan her
sinirde daha da tehlikeli olmaya başlar. Bu adamı ciğerine kadar sana
sunmuşken, ve bunu başarıp o adamın kalbini kazanmışken en başa dönmüştü.
‘ Bir daha demeyeceğim Ceyda şimdi anlat!

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder