PSİKOLOJİK TESTLER

Roman , hikaye , masal ne yazarsak yazalım öncelikle bir karakteriniz olması şart dır. Hikayeye başlayalım nasılsa karakter kendiliğinden oluşur , bu programla işe koyulmak bir amatör yazar için oldukça güçtür. Kendimden örnekle gidersem eğer şöyle diyebilirim , psikolojik bir rahatsızlık , değişik bir hastalık , değişik bir tepki duruş karakterinizi oluşturmada önemli bir kolaylık sağlayacaktır. Karakterinizin ana hatlarını  bunlarla destekleyerek oluşturup sonrasında hikayenin akışına bırakabilirsiniz. Diyeceksiniz ki sana neden güvenelim yada kale alalım. BU yüzden bloğum da yazılarımdan parçalar yayınlıyorum beğenirseniz , fikirlerimi de uygulayabilirsiniz. Ya da bana ek karşı yada farklı yeni fikirler le bana da ışık tutabilirsiniz. Şimdi  Psikolojik testler eşliğinde karakterimizin alt yapısına malzeme aramaya başlayalım






CAPGRAS SENDROMU

Kadın karakterlerimiz için fikir verebilecek bir rahatsızlık

Kişini  çevresindekilerin gerçek olmadığına veya başkalarının onların yerine geçtiğine inanması durumu ‘Capgras sendromu’ olarak tanımlanıyor.İlk kez Fransız psikaytr Capgas tarafından 1923 yılında tanımlan olan bu sendrom şizofrenin bir belirtisi olarak da görülebiliyor.Sürekli tetik halinde ve gerçek olmadıklarını düşündüklerini sahnelerde yaşayan hastalar psikolojik yorgunluk yaşıyor.Bu hastalığın kadınlarda görülme oranın daha fazla olduğu saptanmıştır

OLFAKTÖR REFERANS SENDROMU

Traji komik hikayeler  için düşünülebilinir 

Kişinin sürekli çevresine kötü koku yaydığını düşünmesi durumu ‘Olfaktör referans sendromu’ olarak tanımlanıyor.Bu hastalık kişilerin sosyal yaşantısını büyük ölçüde mahveden bir durumdur.Bu hastalığa yakalanan kişiler sürekli çevrelerinden özür dilemeye çabalıyor veya yaydıklarını düşündükleri kokudan kurtulmak için sık sık diş fırçalamak ve banyo yapmak gibi önlemler almaya çalışıyorlar.Genellikle bu sendorumun saptandığı kişiler toplum arasına girmeyi reddediyor ve depresyona kadar giden bir süreç yaşıyor.

Anoreksiya Nervoz


Yardımcı karakterleri güçlendirmek için düşünülebilinir.

Kişinin kendi bedenini algılamasının bozulması ve sonuçta kendisini kilolu algılaması , beslenmeyi reddedip , aşırı kilo kaybına uğraması. Anoreksiya ' nın sözlük anlamı iştah kaybı olmasına karşılık aslında hastalıkla çelişir çünkü hastada iştah kaybı olmaz aksine sürekli yemeyi ve yemekleri düşünür. Kendileri yemez fakat sürekli olarak yemekle ilgilenirler , yemek tarifleri okurlar , sevdiklerine güzel sofralar hazırlarlar ve bu kendilerinin yemeyi reddetmesi sonucu oluşan kilo kaybı sağlıklarını riske sokacak derecelere kadar gidebilir.